Grup halinde oynanır. Bir kişi ebe olur. Deve diye bağırınca herkes ayağa kalkar, cüce diye bağırınca herkes yere çöker. Ebe bunları ardarda ve hızlı şekilde karışık olarak söyler. Ebenin talimatlarına uymayan yanar ve oyundan çıkar. En son kalan oyunu kazanır ve ebe olur.
Sıcak-soğuk oyununda bir nesne belirlenir. Ebe seçiminden sonra belirlenen nesne bir yere saklanır. Ebe nesneye yaklaşırsa, çocuklar hep bir ağızdan "sıcak", uzaklaşırsa da "soğuk" derler. Bu oyun, cisimin yerini belirtmek için el çırparak da oynanır. Ebe saklanan cisime yaklaştıkça el çırpma kuvvetlenir, uzaklaştıkça yavaşlar. Ebe nesneyi bulunca yeni ebe seçilir.
Müzikli sandalyeler oyununda, sandalyeler halka oluşturacak biçimde sırt sırta dizilir. Sandalyelerin sayısı oyuncuların sayısından her zaman bir eksiktir. Oyuncular müzik çalarken sandalyelerin çevresinde müziğin ritmine uyarak yürürler. Müzik durunca en yakın sandalyeye otururlar. Açıkta kalan oyundan çıkar ve her duruştan sonra da bir sandalye eksiltilir. Böylece sonunda bir sandalyenin çevresinde dönen iki oyuncu kalır. Sandalyeyi kapan kazanır.
Kareli ya da düz bir kâğıda, düzenli aralıklarla soldan sağa ve yukarıdan aşağıya, hayali bir kare oluşturacak biçimde eşit sayıda noktalar koyulur. Örneğin, 10 x 10 bir kare oluşturacak gibi 100 adet nokta işaretlenir. Oyun iki kişiyle oynanır. Oyunu başlatan kişi, iki noktayı birleştiren bir çizgi çeker. Amaç çizgileri kareye tamamlayarak, en çok kutuyu elde etmektir. Son çizgiyi çizip kareyi tamamlayan oyuncu, karenin içine kendi işaretini koyar (örneğin, adının baş harfini). Rakipler birbirlerine kutu kaptırmamaya bakarlar. 100 karelik bir bir oyunda 51 ve daha fazla kare alan oyunu kazanır.
Amiral battı iki oyuncuyla oynanır. Oyunun amacı kareli bir kağıt üzerinde koordinat vererek (gemilerin yerlerini tahmin ederek) rakibin gemilerini batırmaktır. Öncelikle her iki oyuncu da kâğıtlarına iki büyük kare çizer ve bunları enine ve boyuna 10x10'luk 100 kareye bölerler. Sütunların başına sol üstten A’dan başlayarak sağa doğru harfler, satırların başına da da 1’den 10’a kadar, yukarıdan aşağıya rakamlar yazılır (bkz. sağdaki çizim). Büyük karelerden biri oyuncunun kendi savaş alanını, diğeri rakibinin savaş alanını temsil eder. Her oyuncu kendi savaş alanının kareleri içine kendi savaş gemilerini yerleştirir (gizler): Bir adet amiral gemisi (4 kare uzunluğunda), iki adet kruvazör (3 kare uzunluğunda), üç adet muhrip (2 kare uzunluğunda) ve dört adet denizaltı (1 kare) savaş alanına gizlenir.
Oyunculardan biri, elindeki boş kareler üzerinden, önce bir harf sonra da bir rakam söyleyerek (örneğin C7: C sütunu ile 7nci satırın kesiştiği kare) rakibinin gemilerini vurmaya çalışır. Gemiyi bulduğunda (isabetli atışta) da gemiyi yaralamış veya -o gemiye ait tüm kareleri vurduysa- batırmış olur. Gemileri saldırıya uğrayan oyuncu da karşısındakine, "Amiral yara aldı", "Bir denizaltı battı" türünden bilgi verir. Üç atıştan sonra sıra öbür oyuncuya geçer. Oyunu, rakibin tüm gemilerini batıran taraf kazanır.
Önce bir kağıda dikdörtgen şeklinde tablo çizilir. Bu tabloya isim,şehir,hayvan,bitki,eşya,puan ve harf yazılır. Bir kişi içinden alfabeyi sayar, yanındaki kişi ona "Dur" değince sayan kişi durur, kaldığı harfi söyler ve bununla ilgili isim, şehir bitki hayvan eşya bulunur. Eğer doğru bulunursa 10 puan verilir. Eğer diğer oyuncu bir soruyu boş bırakırsa ya da yanlış yazarsa, başka bir oyuncu doğru yaparsa 10 puanı ona geçer ve toplam 20 puanı olur. Fakat ikisi de aynı şeyi yaparsa yani mesela isim yerine ikinizde "A" harfinden "Ayşe" yazılırsa her oyuncu 5 puan alır.
İstop oyununda oyuncular bir daire oluştururlar. Ebe olan oyuncu topu hızla dikey olarak havaya atar ve top yükselirken bir isim söyler. İsmi söylenen kişi topu tutmaya çalışır. Topu havada (yere düşmeden) tutabilirse aynı şekilde o da bir isim söyler. Tutamazsa bu kez bir renk söyler ve oyuncular oyun alanında bu rengi bulmaya (ve genellikle o renkteki nesneye temas etmeye) çalışırlar.
Aynı esnada ebe elindeki topla diğer oyunculardan o rengi henüz bulamayanlardan birini vurmaya çalışır. Vurabilirse o kişi ebe olur ve oyun yeni ebeyle aynı şekilde devam eder. Eğer herkes rengi bulabildiyse eski ebe ebeliğe devam eder.
Köşe kapmaca genellikle sokakta oynanır. Avlu gibi duvarları (dolayısıyla köşeleri) olan alanlar idealdir. Köşelerin yetersiz olduğu durumlarda bina girişleri, iki ağaç ya da pencere arası gibi yerler de köşe kabul edilebilir. Oyun genellikle az sayıda kişiyle oynanır. Ebe alanın ortasında durur ve her oyuncu bir köşeye geçer. Oyuncular ebeye yakalanmadan, birbirleriyle köşeleri sürekli değiştirmeye çalışırlar. Bu değiştirme sırasında ebeye yakalanan oyuncu köşesini kaybeder ve kendisi ebe olur. Oyuncular, sözde yer değiştiriyormuş gibi hareket edip ebeyi yanıltabilir. Herhangi bir oyuncu sürekli bir köşede bekleyemez.
Birdirbir, oyunculardan bir kısmının eğildiği, diğerlerinin eğilenlerin üzerinden atladığı bir oyundur. Eğilen oyuncular genellikle ellerini dizlerine koyarak (rükû pozisyonunda) beklerler. Atlayıcılar, arkadan öne (kalçadan başa doğru) veya sırtın bir yanından diğer yanına olacak şekilde yanlamasına atlarlar. Özellikle daha büyük yaştaki gençlerin oynadığı versiyonlarda, eğilen oyuncular arka arkaya dizilerek daha uzun veya ellerini enselerine koyarak ve neredeyse ayakta dikilerek daha yüksek engeller oluşturabilirler.
Birdirbir oynarken yaralanmaların önüne geçmek için mümkünse çimlik bir alan seçilmeli, oyun alanındaki taşlar temizlenmelidir. Kapalı mekanlarda oynarken düşüşü yumuşatacak minderler kullanılmalıdır. Eğilen oyuncular kafalarını iyice içeri çekerek muhafaza etmeli, atlayan oyuncular eğilenlerin kafasına tekme atmamak için azamî özen göstermelidir. Oyun alanı müsaitse ayakkabısız oynanabilir.
Bazı yörelerde oyun esnasında atlarken aşağıdakine benzer tekerlemeler söylenir:
İp atlama, tek başına ya da grupça oynanabilecek bir oyundur. Oyun için gereken tek araç uzunca ve ağır bir iptir. Grupla ip atlama oyunlarında iki kişi karşı karşıya geçerek ipin her bir ucundan tutarlar ve aynı yöne doğru, büyükçe bir çember oluşturacak şekilde çevirirler. Diğer oyuncular ise, teker teker veya ikişer ikişer orta kısıma (çevirenlerin arasına) geçerek, ip ayaklarına yaklaştıkça üzerinden atlarlar. İpe takılan oyuncular "yanarlar" ve ipi çeviren oyuncularla yer değiştirirler.
Seksek oyunu tek başına oynanabilmekle birlikte grup hâlinde daha zevkli olan bir oyundur. Oyun için yaklaşık el büyüklüğünde düz bir taş ve yere çizgi çizmek için tebeşir gerekir. Oyuncular seksek şemasını sert bir yüzeye (asfalt, kaldırım taşı vs.) çizdikten sonra sırasıyla taşlarını kutucukların içine atmaya çalışırlar. Eğer taş bir çizginin üzerinde durursa veya hedeflenen kutunun dışına çıkarsa sıra diğer oyuncuya geçer. Taş kutucuğun içine girdiği zaman o kutuya kadar tek ayak üzerinde sekilerek bölümler geçilir.
Oyun alanına büyük bir daire çizilir. Buna balık ağı denir. Çocuklar arasından bir ebe seçilir ve balık ağının bir köşesinde elinde düdükle bekler. Çocuklar balık ağının içinde ve dışında serbestçe koşar yada yürürler. Ebe düdüğünü çaldığında, herkes olduğu yerde kalır. Balık ağı için de bulunan çocuklar yakalanmış olur. Balıkçı balıkları sayar, sayısını söyler. Bir başka ebe seçilir. Oyun 3-4 kez tekrarlanır. En çok balık yakalayan ebe kazanmış olur.
Çocuklar 2 grup halinde karşılıklı bağlar içinde
otururlar.Aslan da orta yerde uyumaktadır.Düdükle oyun başlar.Çocuklar çok yavaş,ayak
uçlarına hafif basarak aslana bakarlar.Aslana dokunup karşı tarafa geçmeye
çalışacaklardır.Bu esnada uyanan aslan kaç çocuk yakaladığı sayılır.Sonra ebe
aslan sırayla değiştirilir.En çok çocuk yakalayan aslan ormanın kralı olur.
Yağ satarım oyununda önce bir ebe belirlenir. Oyuncular yüzleri birbirine dönük halka oluşturacak biçimde yere otururlar. Ebe bir mendilin ucunu düğümleyerek eline alır. Bunu arkasında saklayarak halkanın çevresinde dolaşmaya başlar. Bazen mendili bir oyuncunun arkasına bırakıyormuş gibi duraklar. Buna benzer hareketlerle oyuncuları şaşırtmaya çalışır. Oturanlar arkalarına bakamazlar. Ancak elleriyle yeri yoklayabilirler. Bu sırada da herkes, hep birlikte oyuna adını veren şarkıyı söyler:
Yağ satarım bal satarım Ustam ölmüş ben satarım Alacağına, bulacağına Bir kaşık ayran Yarın sabah bayram.
Yağ satarım, bal satarım, Ustam öldü, ben satarım. Ustamın kürkü sarıdır. Satsam 15 liradır Zam-bak Zum-bak Dön arkana iyi bak
Ebe, birkaç kez bu şekilde dolandıktan sonra elindeki mendili belli etmeden oyunculardan birinin arkasına yere koyar. Arkasına mendil bırakılan oyuncu, bunun farkına vardığı anda mendili alarak ebeyi kovalamaya başlar. Kovalamaca esnasında, daireyi oluşturan diğer çocuklar hep bir ağızdan "tavsan kaç tazı tut" diye bağırırlar. Ebe, yakalanmadan onun yerine oturursa, mendili alan çocuk ebe olur; yakalanırsa, oyun aynı ebeyle devam eder.
Farklı bir biçime göre ise, ebeyi kovalayan oyuncu, ebe yerine oturuncaya değin mendilin bağlı topuz biçimindeki ucuyla arkasından vurarak onu cezalandırır. Elinde mendil bulunan oyuncunun ebeliğiyle oyun sürer.
Aynı zamanda arkasına mendil bırakılan çocuk bunu fark etmez de ebe bir tur atıp yanına geldiğinde bu sefer ebe onun sırtına bu mendille vurarak onu kovalar. Bu fark edememe cezasının ardından aynı ebe dolanmaya başlar.
Karşılıklı eşit sayıda iki tane grup olur. Baştaki oyunu başlatır. -Kabakçı başı kabakçı başı, kabakların taze mi? -Tazeee, yağları balları akıyor. -Ne ile geleyim? (Oynayarak,Koşarak,Zıplayarak) Biri söylenir. İstenilen şekilde gidilir ve karşı takımın oyuncularının başına dokunarak birini secer. Seçilen kişinin gözü kapatılır... Karşı takımdan biri gelir ve gözü kapalı olanın burnunu sıkar ve kaçar. Gözü kapalı çocuk kim oldugunu bilmeye çalışır, bilemezse karşı takıma gecer...
Önce ebe seçilir. Ebe olan oyuncu daire oluşturan diğer oyuncuların ortasına çömelir ve başını aşağıya eğip yüzünü elleriyle kapatır. Diğer oyuncular ebenin etrafında halka olup oyunun şarkısını söylerler.
Eski minder,
eski minder
yüzünü göster.
Yüzünü göstermezsen
bana bir poz ver.
Güzellik mi,
çirkinlik mi?
Havuz başında,
heykellik mi,
mankenlik mi?
Şarkı bittikten sonra ebe kafasını kaldırmadan söylenen meslek ya da durumlardan bir tanesini ( güzellik, çirkinlik veya havuz başında heykellik) seçer. Diğer oyuncular ebenin söylediğini poz vererek en iyi şekilde canlandırmaya çalışırlar. Ebe en güzel canlandıranı seçer. Seçilen kişi ebe olur, oyun bu şekilde sürer.
Oyun adını hacıyatmaz oyuncağından alır. Bir ebe seçilir ve diğerleri ebenin etrafında daire oluşturur. Ebe sopanın bir ucunu yere dayar ve diğer ucunu bir parmağıyla tutar. Her oyuncunun bir numarası olmalıdır. Ebe herhangi bir oyuncunun numarasını söyler. Eğer oyuncu sopayı yere düşmeden tutabilirse yanmaz. Eğer düşürürse ebe olur.
En az 2 kişiyle oynan bir oyundur.İlk anda herkes yükseğe deniz en son kalan ebe olur ve yukarıdakiler inince onları yakalamaya çalışır.Yakalanan oyuncu ebe olur.
Ekleme: Afoli arkadaşımızın paylaştığı açıklama : En az 2 kişiyle oynan bir eğitsel oyundur.Amacı yerden yüksekte olmayan kişiyi ebelemektir. Oyuna başlamak için herkes yükseğe çıkar ve en sona kalan kişi ebe olur.Yukarıdakiler indiği takdirde onları yakalamaya çalışır.Yakalanan oyuncu ebe olur.Oyunda kazanma kaybetme yoktur. Oyunun eğlenceli yukardakiler ebeyi kızdırır. Ebe onları yakalamaya çalışır.
Alman aylığında normal aylıktan farkı topa dilediğiniz kadar dokunabilirsiniz. Fakat tek şart topa yere değmeden havadan vurarak gol atmaya çalışmaktır.Bu oyunda herkes sırayla topu sektirir ve en az yapan kaleye geçer. Daha sonra diğer arkadaşlar aralarında havadan paslaşarak gol atmaya çalışırlar kaleci ise ya arkadaşlarının topu dışarı atmasını sağlamaya ya da topa kafasını vurarak kaleye topu atanın geçmesini sağlamaya çalışır. Almanda her atışın bir sayısı vardır. Bu atışlarda ;
Kafa 3 ‘ lük, bacak arası gol 5 ‘ lik, yarı rovşata gol 3 ‘ lük, tam rovşata gol 8 ‘ lik, topuk golü 2 ‘ lik, normal gol ise 1 ‘ liktir. Eğer ki kısa süreniz var ise ve ya çok kişi iseniz 12 gol sayılı alman oynanır ve kişinin yediği gol 12 olursa oyundan çıkmaktadır. 12 gollü almanda 9 gol olduktan sonra kaleciye Tarzan denir. Tarzan dendiği anda kaleci istediği gibi kalesinden açılabilir ve her açılan ortaya kafa vurmaya çalışır. Eğer ki başarısız olursa oyundan ilk çıkan kişi olur ve kendisine anne lakabı takılır. Daha sonra oyundan çıkan kişinin yerine en son kaleye geçen geçer. Eğer ki daha önce kaleye geçen yoksa en son golü atan kaleye geçer. Daha sonra sırayla kişiler 12 ye tamamlanır ve oyun dışı bırakılır. Bu oyunun sonunda 2 kişi kalınca 5 ’ erli penaltı vuruşlarına başlanır ve en çok gol atan Baba olarak oyunu kazanır.
Kaç kişiyle oynanır: Birden fazla kişiyle oynanır.
Malzemeler: Beş tane yuvarlak taşla oynanır.
Nasıl oynanır: Oyunun aşamaları şöyledir.
A. Birler: Taşlar serbest yere bırakılır. Ebe yerdeki taşlardan uygun olanını
seçer. Seçtiği taşı havaya atar. Her attığında yerden bir taş alıp havaya attığı taşı yakalar. Yerdeki taş bitinceye kadar işlem devam eder. Eğer havaya attığı taşı kapamaz veya yerden almak istediği taştan başka taşa dokunursa oynama hakkını arkadaşı kazanır.
B. İkiler: Taşlar yere bırakılır. Taşların içinden uygun olanı ele alınır. Yerdeki taşlar ikişerli olarak alınmaya çalışılır.
C. Üçler: Taşlar yere atılır taşın biri tekli olarak ele alınır. Diğer üçü tek seferde alınmaya çalışılır.
D. Dörtler: Taşlardan uygun olan bir tanesi havaya atılır. Yerde kalan dört taş bir seferde alınmaya çalışılır.
F. Dedeler: Taşlar yere atılır. Başparmak ve şahadet parmağının arası açılarak bir kale görüntüsü verilmeye çalışılır. Oyuncu yerden bir tane uygun taşı eline alır. Rakip oyuncu en son parmağın arasından geçecek taşı seçer. Bu taş diğer taşların parmaklar arasından geçirilmesine engel olacak taştır. Oyuncu eline aldığı taşı havaya atar. Havaya attığı esnada yerdeki taşı kaleden geçirmeye çalışır. Bunun için iki hakkı vardır. Birinci seferde taşı düzeltir. İkinci seferde taşı parmakları arasından geçirir. Eğer bu esnada taşı başka bir taşa çarptırır veya havaya attığı taşı kapamazsa hakkını rakip oyuncuya verir. Tüm bunlardan sonra oyunun final bölümüne geçilir. Taşların tamamı avucunun içinde hafifçe yukarı doğru atılır ve avucun tersiyle taşlar tutulmaya çalışılır. Avucunun tersinde en çok taş kalan oyuncu oyunu kazanır.
Dokuz taş oyuncuların taşlarıyla bir sıra oluşturmaya çalıştığı bir oyundur. Bir yere iç içe üç kare çizilir ve kenarları orta noktalarından birleştirilir. Böylece 12 köşede ve 12 kenar üzerinde olmak üzere 24 nokta ortaya çıkar.
Oyunun başında, iki oyuncu sırayla birer birer taşlarını noktalara yerleştirir. Dokuzar taş yerleştirildikten sonra sırayla hamle yapmaya başlanılır. Yatay, dikey veya çapraz bir üçlü dizebilen oyuncu rakibinin bir taşını dışarı atma yani “kırma” hakkı kazanır. Fakat bir üçlü dizi içindeki taşlar kırılamaz. Eğer tüm hepsi üçlülerin bir parçasıysa herhangi biri kırılabilir.
Oyuncular iki guruba ayrılır. Yazı tura ile hangi gurubun önce ortaya geçeceği belirlenebilir. Diğer guruptan da iki vurucu seçilir.
Vurucular topla ortadaki oyuncuları vurmaya çalışır, ortadaki oyuncular da vurulmamaya çalışırlar. Bir vurucu topu attıktan sonra diğer vurucu da tekrar atar ve böyle devam eder.
Ortadaki oyunculardan biri topu havada iken hiç yere değmeden tutabilirse bir can kazanır. Yani ekstra vurulma hakkı kazanır.
Oyuncunun kaç canı varsa o kadar vurulma hakkı vardır.
Ortada hiç oyuncu kalmayana kadar oyun bu şekilde sürer, ortada hiç oyuncu kalmayınca kenardaki gurup ortaya gelir ve oyun devam eder.
Fazla can hakkı olan oyuncu vurulan birisini de oyuna tekrar alabiliyor.
Ortada bir oyuncu kaldıktan sonra o oyuncu 12 atışta vurulmazsa ortadaki grup 1-0 öne geçer ve yeniden oynama hakkı kazanır.
12 atıştan birinde vurulursa ve can hakkı da kalmadıysa diğer takım ortaya geçer.
Körebe" oyunu, 10-12 çocukla oynanır. Önce ebe belirlenir ve ebenin gözleri bir bezle bağlanır.
Oyun adını, ebenin gözlerinin bağlanmasından alır. Ebe ortada kalacak biçimde oyuncular bir halka oluştururlar.
Türkü söyler döneriz Bil bakalım biz kimiz Elindeki değnekle Göster bizi körebe Sözlerini yinelerken halkayı bozmadan el çırparak ebenin çevresinde dönerler.
Ebe bu sırada kollarını öne doğru uzatarak dokunduğu kişinin başını, yüzünü ve üstünü elleriyle yoklar. Kim olduğunu anlayabilirse adını söyler.
Eğer tanırsa, dokunduğu oyuncu ebe olur. Tanıyamazsa, oyun aynı ebeyle sürer. Körebe evin içinde oynandığı gibi dışarıda da oynanır.
Saklambaç en az 4 kişiyle oynanır.Bir ebe bir tane duvara önünü dönerek sayar. Ebe en az 50 ye kadar dışından sayar.
Bu sırada diğer oyuncularda ebe sayana kadar farklı veya aynı yerlere saklanırlar. Ebe dışından saymayı bitirince oldu diye bağırır ve gözünü açar.
Ve diğer oyuncuları bulmaya çalışır.Diğer oyuncular ise ebe kalenin başından ayrıldığını görünce ebenin saydığı yere sobe diyerek ebeler. Ebeliyen kişiler ebe olmaz.
Ondan sonra ebe diğerlerini bulmaya çalışır. Eğer ebe bir kişiyi görüpte onun adını yanlış söylerse diğer oyuncular saklandığı yerden çıkar ve çanak çömlek patladı diye bağırırlar. Ve ebe olan kişi yeniden ebe olur. Bu oyunu oynarsanız eğer akşam oynamayı tercih edin...
Bu oyunda ebe birisini uzun süre aradıysa ve bulamadıysa o kişinin ismini söyleyip kurt diye bağırır ve ismini söylediği oyuncu tek ayak üstünde gelerek sobeler fakat ebe kurt dediği zaman oyuncuyu sobeleyemez.